(Daha önce www.motosiklet.net sitesinde yayınladığım bu gezi yazısını sizlerlede paylaşmak istedim. Umarım www.kigider.com sitesi ziyaretçileride beğenir.)Gezimize önceden karar verdiğimiz halde Hasan Usta'nın motorsuzluğundan ve benim yurtdışında olmamdan bu zamana kaldı. Gerçi pekde geç kalınmış sayılmaz. İlk fırsatta yıllık iznimi alıp apar topar Hasan Usta'yada bir YBR bulma çalışmaları ve müteakibinde bulduğumuz motora hızlı bir bakım ve eksik giderme çalışmasıyla yola çıkmaya hazır hale geldik. Güzergah konusunda yaptığımız derin ve hararetli tartışmalar sonunda, bizden önce gezmiş site ahalisinin gezi yazılarından feyz alarak İstanbul'dan çıkıp önce Edirne oradan Keşan Erikli güzergahı, Gelibolu ve Şehitlikler, Çanakkale'de karar kıldık. Daha sonrası için kararı Çanakkale'de vermek üzere yola koyulduk. Çanakkale'ye varınca Truva, Aleksandria Troas, Apollon Smintheion, Gülpınar, Assos, Küçükkuyu, Altınoluk, Güre, Akçay, Zeytinli, Edremit, Balıkesir, Bandırma ve feribotla İstanbul deyip geziyi bitirdik. Bu arada bu merkezlere yakın hemen hemen bütün tarihi ve doğal güzellikleri olan yerleri belediyelerden ve turizm danışma bürolarında aldığımız brosürler vasıtasıyla gezdik. Fotoğraflar ve açıklamalarıyla bizim çok zevk aldığımız gezimizi sizede yaşatmaya çalışacağız.
Bizim yol arkadaşlarımız ve gezi boyunca her türlü kahrımızı çekip bizi hiç üzmeyen 125 cc.'lik pehlivanlar.
İlk molamız otobanda bir kamyon konağı.
Edirne'ye varınca gönüllü rehberimiz Selçuk'la buluştuktan sonra ilk durağımız Selimiye Camii oldu. Sultan II. Selim' in emri üzerine Mimar Sinan tarafından Kıbrıs' ın fethiyle elde edilen ganimetlerle eski sarayın baltacılar koğuşunun bulunduğu yerde yapılmıştır. 1568 - 1574 yıllarında tamamlanan Selimiye Camii Osmanlı-Türk mimarisinin en büyük eseridir. Üçer şerefeli dört minaresi vardır. Her minarenin yüksekliği 79,89 m.' dir. Kubbesi 31,28 m. çapında olan Selimiye Camii' nin Harim tarafındaki minarelerin şerefelerine ayrı ayrı yollardan çıkılabilmektedir.
Caminin iç avlusunda abdest alıp caminin o muhteşem mimarisini içieriden görmek için içeri girdik.
Muazzam kubbesi ve işlemeler görülmeye değer güzellikte.
Burada paçaları sıyrılmış olarak minberin görüntüsünüde bozan kişi yine ben Niyazi.
Caminin müezzin minberi ve genel görünüşü hayran olmamak elde değil.
Biraz sanatsal bir yaklaşımla çekilmeye çalışılmış minare görüntüsü.
Tunca Nehri ve bir gerdanlık edasıyla üzerinde duran tarihi taş köprü.
Hemen ilerisinde aynı güzellik ve ihtişamda Meriç Nehri ve köprü.
Meriç Köprüsü:
1842’de Abdülmecit zamanında yapımına başlanan ve 1847’de bitirilen köprü, Edirne - Karaağaç yolunda, Meriç Nehri üzerinde yer alıyor. Meriç Köprüsü; 263 metre uzunluk, 7 metre genişlikte, 13 ayak üzerinde 12 sivri kemerli olup yanlara doğru eğimli özellikler taşıyor. Mermer yazıtlı köşkü olan köprünün kubbesinde daha önceleri güneş motifi olduğu biliniyor
Doğa harikası Meriç Nehri'nin hoş bir görüntüsü.
Ağaçların bir tünel gibi gölgelediği Söğütlük yolu.
Edirne'nin eski tren garı şimdiki Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası.
Rektörlük Binası bahçesindeki Lozan Anıtı.
Gar Binası olması sebebiyle buharlı bir lokomotif binanın ön tarafında gara girer durumda.
Edirne Gelibolu yolu üzerinde Saroz Körfezi' tepeden görünüşü.